Kur’an Perspektifinden Kadın

Publish Year: 1402
نوع سند: مقاله ژورنالی
زبان: ترکی
View: 32

This Paper With 12 Page And PDF Format Ready To Download

  • Certificate
  • من نویسنده این مقاله هستم

استخراج به نرم افزارهای پژوهشی:

لینک ثابت به این Paper:

شناسه ملی سند علمی:

JR_MES-10-19_011

تاریخ نمایه سازی: 14 بهمن 1402

Abstract:

Her varlık, İlahî isimlerden bir ismin dışa vurumudur. Çünkü Allah'ın zatî sıfatlarından değil de fiilî sıfatlarından olan yaratma, yaratıcının, çeşitli yaratılmışların çehresinde tecelli etmesinden ibarettir.  Nitekim Hz. Emirü'l Müminin Ali (as) şöyle buyurmaktadır: "Yarattıklarına yarattıklarıyla tecelli eden Allah'a hamdolsun."  Dinî literatürün temel kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm’de de yaratıcının tecellisi olan insanın değerli olduğu ve insan için en yüce makamın Allah’ın halifesi makamına erişmek olduğu buyurulmuştur. İnsani değerin ve ilahî hilafetin şartı da erkek veyahut kadın olmak değil; insan olmaktır. Peygamber Efendimizin kadınla ilgili söz ve uygulamalarına bakıldığında, insan olarak kadını erkekten farklı görmeyen, düşünce ve görüşlerini değerli bulan, toplumsal, ilmî ve dinî platformlarda ona da yer veren ve söz hakkı tanıyan bir yaklaşımla karşılaşıyoruz. Hem Kur’ân-ı Kerîm’de hem de ahlâkı Kur’an ahlâkı olan Peygamber Efendimizin (s.a.a.) kadına karşı tutumu ile dinî literatürde farklı bir kadın algısı oluşturulmuş olduğunu görmekteyiz. Peygamber Efendimizin vefatından sonra hadis yazımının yasaklanması, hadislerin yakılması ve uydurulmasının; bununla birlikte şahsi töre ve geleneklerin İslam gibi yansıtılması bu hususta etkili olmuştur. Tüm bu algıların oluşması, özellikle gençleri vahyin kaynağı ile ilgili şüphe ve problemlerle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu noktada çözüm noktası insanlığın hidayet kaynağı olan Kur’ân-ı Kerîm ve onun en kâmil uygulayan ve uygulatan kimselere başvurmaktır. Kur’ân-ı Kerîm’de, Peygamber Efendimize atfedilen bazı sözlerin aksine kadın ve erkek yaratılışta bir farka sahip değildir veyahut kadın fitne değildir. İnsan olma vasfında ortak ve eşit olan bu iki varlığın biri diğerinden zati bir üstünlüğe sahip değildir. Her insanın değeri ameli ve takvası ile orantılıdır. Aynı zamanda kadına ve erkeğe yönelik hitaplarında bu iki cins arasında mevcut bedensel ve ruhsal farklılıkların da gözetildiği aşikârdır. Temel haklarda aynı hükümlere muhatap olmakla birlikte bazı haklarda adaletin sağlanabilmesi için farklılıklar da mevcuttur. Özellikle son yıllarda İslam hakkında olumsuz bir algı oluşturmak isteyen kimseler, İslam’da kadının sosyal, hukuki, dinî, ilmî konumlarını metodik ve ilmî bir yaklaşımdan uzak bir şekilde ele alarak bir algı yönetimi yapmışlardır. Muteber olmayan rivayetler ve bu rivayetlerin etkisiyle yapılan Kur’an anlamlandırmalarını da İslam aleyhine kullanmışlardır. İslam’a nispet verilen ama İslam’ın hakikatinden uzak metinler ve aynı zamanda yaşam tarzları, ne yazık ki bugün bizleri anlatıcı konumundan ziyade savunmacı konumuna düşürmüştür veyahut bazı Müslümanların batının doğrularını kendilerine doğru edinerek İslam’ı şahsi yorumlamalarıyla sonuçlanmıştır. Bugün, aynı metinler üzerinden, aynı bakış açılarıyla değerlendirme ve açıklamalar yapmak yeterli olamayacaktır. Toplumun yaşantısı ve bilincine hapsolmuş tutumlardan kurtularak hem insanın manevi boyutunu görmezden gelen, aile yaşantısını kadının ayak bağı gören feminizmin aşırılık ve yanlışlıklarından uzak hem de kadın karşıtı söylemlerden arınmış, ifrat ve tefritten uzak, Muhammedî İslam’ı sarih ve sahih bir şekilde okuyup, anlamalıyız.

Authors

فاطمه کارانلیک ایلتیزاز

Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi Mezunu